T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ELAZIĞ / MERKEZ - Yıldızbağları Ortaokulu

Başarının Onüç Kuralı

Başarının Onüç Kuralı: Öğrencilere Bir Mesaj

Çeviri: Psk. Benek Altayli
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Geçenlerde sevdigim bir ögrenci yüksek lisans programindan atildi. Bu tür durumlari engellemek için esnek bir program gelistirilmis oldugundan, özellikle bizim programimizda bu, nispeten nadir görülür. Ama bu durum, çok basarili ögrencileri digerlerinden ayiran seyin tam olarak ne oldugunu düsünmeme neden oldu. Hepimiz, bazi ögrencilerin ve genç profesyonellerin çok basarili olacaklarini, fakat onlar kadar parlak olan digerlerinin o kadar basarili olamayacaklarini fark ederiz. Bu neden böyle oluyor? Neleri farkli yapiyorlar?

Baslamadan önce, basarinin göreceli ve çok boyutlu bir kavram oldugunu itiraf etmeliyim. Çogumuz iskoligiz ve basariyi çok dar anlamiyla, arkadas olarak basarili, hayattan keyif almakta basarili, kisisel gelisimde basarili olarak tanimliyoruz. Programdan atilan ögrencilerin, kendilerini baska alanlarda basariya götürecek ilham perilerini dinlediklerinden gizli gizli süpheleniyorum. Neyse, bu kisa yazinin amaci, bilim egitiminde basarili olan ögrencilerin çalisma aliskanliklarinin ve genel olarak hedeflere yaklasimlarinin aktarilmasiyla sinirlidir.

Düsüncelerimi, basariya iliskin "on üç kural" olarak berraklastirmaya çalistim. Bunlarin hiçbiri kesin degil: kisisel olarak ben, bu kurallarin birini ya da daha fazlasini her gün ihlal ediyorum. Ama kurallara uydugumda, uymadigim zamanlara nazaran, islerin çok daha iyi gittigini fark ettim. Ayni zamanda, ögrencilerin bu kurallardan ne kadar fazlasina uyarlarsa, basarilarinin da o kadar arttigini fark ettim.

Kural 1. Sadece Sonucu Degil, Süreci de Önemseyin

Çok azimiz birden bire basarili olmusuzdur. Çogunlukla küçük parçalar tirtiklariz ve parçalar teker teker yerlerine yerlesirler. Becerilerin ve bilgilerin, beklenmedik sekillerde birlesmeleri gibi, küçük gibi görünen seyler sonunda çok önemli olabilirler. Hangi davranislarimizin, belirli bir zamanda kariyerimize ne gibi katkilar saglayacagini yordamak mümkün degildir.

Bu, bir sorun yaratir. Eger basari, bir sonuç olarak çok önemliyse, genellikle bizi o basariya ulastiracak olan süreci önemsemeyiz. Mesela bir hocanin, "ilgisiz" bir entellektüel alanla ilgili ilginç bir konu ortaya attigini düsünelim. Eger ögrenci, daha çok elde edecegi sonuca odaklanan bir ögrenciyse, entellektüel olarak kendini konuya kapatma egiliminde olacagi için, bu konuda daha sonra önemli olabilecek bazi seyleri ögrenme firsatini kaçirmis olacaktir.

Basarili ögrencilerde, bu gibi durumlara açik olmalarindan ve genel olarak isi önemseme egilimlerinin bir sonucu olarak, nitelikteki tutarliliktan kaynaklanan bir zenginlik gözlenir. Basarili profesyonellerin çogu, alanla ilgili genis bir yelpazedeki konulari önemserler ve görevin tasidigi degeri vurgularlar. Her zaman sonuca dogru ilerlerler ama sürecin degerini unutmazlar.

Bunun için tercih ettigim bir kelime var: Oyun. Bu kelimeyi, görevi önemsiz göstermek için kullanmiyorum. Bunu, davranisi sürdüren ve kalitesinin yüksek tutulmasini saglayan sonuçlarin kaynagina isaret etmek için kullaniyorum. Bir gazete tartisma grubuna gitmenin, bir toplantiya katilmanin ya da arastirma yapmanin en geçerli nedeni, oyunu profesyonel olarak oynamaktir. "En iyi" yol budur, çünkü kalite sürecine bir oyuncu gibi katilim genellikle hemen mümkün olabilir.

Bu faaliyetlerin somut sonuçlari (örnegin is, para, prestij, övgü) elde edildiginde, eger elde edilirse, küçük, ince ve gecikmis olabilir. Eger faaliyetlerinizi sürdürmek için bu sonuçlara güvenecek olursaniz, yaptiklarinizdan vazgeçmeniz isten bile degildir.

Jay Gould, kisinin entellektüel oyunu ciddiye almasinin sonucunda ne olacagina iliskin iyi bir örnektir. Evet, o bir paleontolojisttir. Ama ayni zamanda kendisi, psikoloji, beyzbol, mimari ve aydinlanma çaginin insanlar için anlamiyla ilgili çok güzel yazilar da yazmistir. Onun akademik oyundan çok keyif aldigi açiktir. Bütün oyunlarda oldugu gibi, kurallara uyar; yani delillerini bilir. Çalistigim en iyi ögrenciler, sabah 3'e kadar bir yerel grup için hazirladiklari sunumu düzeltmeye çalisan ya da benzeri seyler yapan insanlardi. Olayi genel olarak degerlendirirseniz, aslinda yaptiklari is çok da önemli degildi ama onlar, o görevin kendisini önemli görüyorlardi. Asil önemli olan nokta, ayni özeni komik bir siir yazarken de, bilim felsefesinin pek de önemli olmayan bir konusunu tartisirken de göstermeleridir. Stephen Jay Gould'un da böyle bir ögrenci oldugunu tahmin ediyorum.

Kural 2. Konusun ve Yazin - Bunu Çokça Yapin

Bilim, sözel bir istir. Basarili bilim adamlari konusmali, yazmali, ikna etmeli ve tartismalidir. Profesyonel sözel davranista beceri kazanmanin tek yolu onu uygulamaktir. Sinifta konusun. Sohbetlerde konusun. Koridorlarda konusun. Dinleyin ve cevap verin. Varsayimlarda bulunun ve düsünün.

Tartisin. Düsünceleri paylasin. Eger söyleyecek bir seyiniz oldugunu düsünüyorsaniz, söyleyin. Söyleyeceginizin söylemeye degip degmeyeceginden emin degilseniz bile söyleyin. Kronik korku dolu sessizlik, genç bir bilim adaminin en kötü düsmanidir ve bu, sasirtici derecede yaygindir. Bölümümüze aldigimiz olagan üstü parlak ögrencilerimizin en az yarisi sinifta çok nadir konusurlar ve bu, eger devam ederse, feci seylerin habercisidir.

Bazen düsünme sessizliginin iyi birsey oldugu tabii ki dogrudur. Ne zaman dinlenmesi gerektigini ve ne zaman konusulmasi gerektigini ayirdetmeniz gerekir. Ama dogrusu bir gevezeyi susturmak, bir dilsizi konusturmaktan çok daha kolay oldugundan, ayirdetmeyi ögrenmeye, bu skalanin geveze ucundan baslanirsa daha kolay olacaktir.

Ayni sey yazida da geçerlidir. Kolayca yazabilmek deneyimlerle gerçeklesir. Ama ögrencilerin çogu bu "deneyimlerin" okumayi, düsünmeyi, taslak çikarmayi ya da planlamayi içermesi gerektigini düsünüyorlarmis gibi görünüyor. Onlar da önemli ama profesyonel yazina hakim olabilmek için yazmak gerekir. Kelimeleri kagida geçirmeniz ve onlari da baskalarina sunmaniz gerekir.

Bunu yapmanin birçok yolu var. Mesela sinif ödevi olarak birsey yazarken, onu yayinlayacakmissiniz gibi yazin ve sonra da yayinlamaya çalisin.

Kural 3. Kolaylikla Evet Deyin ve Yapin

Kariyerinizin basindayken kendinizi degisik seylere maruz birakin. Repertuarinizi genisletin. Biri iyi bir projeden bahsedince "haydi yapalim" deyin. Eger biri bir proje için sizden yardim isterse evet deyin. Sonra da yardim edin. Sizden beklenenden fazlasini yapin. Eger sizden bir bilgisayar programi gelistirmeniz bekleniyorsa, bunu sonraki hafta yerine hemen ertesi gün hazirlayin ve programa degisik sesler de ekleyin. Eger sizden laboratuvari düzenlemeniz istendiyse, bunu ayrintili ve itinali bir sekilde yapin.

Kural 4. Baskalariyla Çalisin Ve Kolayca Paylasin

Baskalarindan çok sey ögrenebilirsiniz. Sizin ilerlemenize yardimci olurlar ve size yeni seyler ögretirler. Yani isbirligi yapin. Takimlar olusturun. Bir ag kurun. Talep ettiginizden daha fazlasini verin.

Isbirligini engelleyen sey, katacaginiz hiç birseyin olmadigini düsünmeniz ya da (daha kötüsü) baskasinin sizden daha kazançli olacagini düsünmenizdir. Baskasinin daha kazançli olmasi mümkündür ama bunun engellenmesinin hedeflenmesi isbirligini öldürür. Yazar adlarinin siralanmasi konusunu zamani gelince düsünün ve zamani gelince de bu konuda rahat olun. Olaya genis bir perspektiften bakacak olursaniz, ikinci yazar yerine üçüncü yazar olmaniz fazla birsey fark ettirmez.

Benzer bir sekilde, eger baskalari sizin düsüncelerinizi kullanacak olursa, baskalarinin size ögrettiklerinden faydalanabilirseniz, o düsünceyi ürettiginiz gibi bir sürü baska düsünce de üretirsiniz.

Kural 5. Sözlerinizi Tutun

Bu en önemli kuraldir. Bu kural, basarili ögrenciyi basarisiz ögrenciden en iyi ayiran kuraldir; ama, kurali uygulayana kadar degeri anlasilmaz. Bu nedenle verdiginiz sözü tutmanin mutlaka bir yolunu bulun. Bir program hazirlayin, ölüm-kalim meselesi yapin, büyükannenizin fidyesi olarak düsünün. Yapin. Tabii ki kimse her zaman verdigi sözü tutmaz. Tamam, o zaman, tutmadiginizda geri dönün ve kesinlikle tutun. Ben hemen hemen her gün bunu ihlal ediyorum ama yine de sözümü tutmak için bir savas veriyorum.

Kural 6. Köpekler Bile Hiç Kendi Yataklarina Isemezler

Bir anlamda, basarinin sonucu esas olarak sosyaldir: Insanlar sizinle ve çalismalarinizla ilgili olumlu seyler düsünürler. Ama hepimiz basarisizliktan korkariz. Ögrencilerin omuzlarinda, bagimlilik ve bir dereceye kadar güç sahibi olmamayla karisik fazladan bir yük vardir. Alayci olma, elestirme, paranoya, dedikodu ve bunun gibi seyler, bu korku ve yükle basa çikmada berbat yollardir. Mesela ögrenciler, kendi aralarinda programlari veya hocalari ile ilgili sikayetçi olurlar. Ama birseyler yapilabilecek ortamlarda bu sikayetlerini açikça dile getirmezler. Hepiniz, islerin kötü gittigi, kimsenin bu standartlari karsilayamayacagi, hocalarin da zaten ahmak olduklari gibi konularda hemfikir oldugu bir grup olusturmaya baslarsiniz (mesela burslu ögrenciler olarak). Sonuç sudur: (a) basarinin sosyal faydalarindan çok az yararlanilir (sözel olarak destekleyici bir grup) ama basari görülmez, (b) daha büyük, sözel bilimsel grubun ve içinde yer aldiginiz programin kontrolü azalir, (c) hakli olarak o programda kendinizi kötü hissedersiniz. Ise yaramayan seylerin desteklendigi sosyal bir grup olusturursunuz. Bu, iyi hissettirir ama hiç bir yere götürmez.

Bu sürecin bir çok ögrencinin egitimini mahvettigini gördüm. Bazen bir ya da iki yil sonra olan bitenin farkina varip kendilerini bundan çekerler, bazen de programi birakirlar. En trajik olanlarsa, egitimlerine isteksizce (ama gizli ve hakli bir öfke ile) devam edenler ve yillar sonra firsatlari kaçirdiklarini fark edenlerdir. Çözüm sadece, bunu yapmayi reddetmek, baskalari sizi bunun içine çekmeye çalistiklarinda arkanizi dönüp gitmek ve kariyerinizle ilgili olarak sorumluluk almaktir. Sonuçta köpekler bile hiçbir zaman kendi yataklarina isemezler.

Kural 7. Kendi Gücünüzü Taniyin Ve Ona Göre Davranin

Size inanilmaz birsey söyleyeyim: Çok farkli bir alana geçebilirsiniz. Iyi is çikartmis olmak için abartili miktarlarda paraya ve zekaya sahip olunmasi gereken alanlardan bahsetmiyoruz. Burada genç ve ulasilabilir, herkesin degisiklikler yaratabilecegi alanlardan bahsediyoruz. Gerçekten basarisiz olan bir ögrenci ya bundan korkarak geri çekilecek (bkz. Kural 6) ya da ulasilmaz hayaller pesinde kosacaktir. Basarili ögrenci ise kendi gücünü tanir ve onu ortaya koymak için kararli ve büyük bir çaba harcar.

Nelson Mandela, bir açilis konusmasinda benim çok sevdigim bir noktaya parmak basti:

En derin korkumuz, yetersiz olmamiz degildir. En derin korkumuz, ölçülemeyecek kadar güçlü olmamizdir. Bizi en çok korkutan sey karanligimiz degil, isigimizdir. Kendimize "ben kim oluyorum da çok parlak, muhtesem, yetenekli, sasirtici oluyorum?" diye sorariz. Aslinda siz kimsiniz de bunlarin hiç biri DEGILSINIZ? Siz, tanrinin çocuklarisiniz. Küçük islerle oyalanmaniz dünyanin bir isine yaramaz. Etrafinizdakiler güvensiz hissetmesin diye kendinizi çekmenin hiçbir zekice tarafi yok. Biz, tanrinin içimizdeki piriltisini açiga çikarmak üzere dünyaya geldik. Bu pirilti sadece bazilarimizda degil, her birimizde mevcuttur. Ve biz, ancak kendi isigimizin parlamasina izin verdikçe, baskalarinin da ayni seyi yapmasina imkan saglayabiliriz. Biz kendi korkularimizdan kurtulup özgürlestikçe, varligimiz baskalarini da özgürlestirir.

Kural 8. Kendi Sinirlarinizi Taniyin ve Ona Göre Davranin

Bu gezegende ne kadar zamaniniz oldugunu bilmiyorsunuz. Kaç yiliniz olursa olsun, zaman, kesinlikle kisitli. Ögrencilerime, bu durumun arastirma alaninda farkina varip hem eglenceli hem de önemli çalismalar yapmalarini söylerim. Mesela bazen zayif ögrenciler, sanki yaratabilecekleri en iyi sey oymus gibi (bkz. Kural 7) ya da çok zamanlari varmis gibi, baska birinin literatürde yapmis oldugu bir arastirmanin, ufak tefek degisikliklerle tekrari olacak fikirlerle geliyorlar. Bu durumda ögrencilere sunu sorarim: Ölene kadar sadece iki ya da üç arastirma yapma sansiniz var. Bunlardan birini bu arastirmayla harcamak ister misiniz? Basarili ögrenciler, zamanlarini bir degisiklik yaratmak için kullanirlar.

Kural 9. Sizden Daha Iyi Olanlarla Bir Iletisim Agi Olusturun

Ögrencilerde, kendilerinden daha tecrübeli ve çok basarili profesyonelleri, iki hatali sekilde düsünme egilimi vardir: Onlari ya kusursuz ve ulasilmaz ya da bir kenara atilmasi gereken dinozorlar olarak düsünürler. Genellikle basarisiz ögrenciler ilk hataya, basarili ögrencilerse ikinci hataya düserler. Ama en çok ise yarayan bakis açisi, onlari çabalayarak ve ter dökerek sayginlik kazanmis, birseyler ögrenilebilecek insanlar olarak görmektir. Birkaç istisna disinda, taninmis profesyonellerin hepsi sevilesi, çok çalisan ve zeki insanlardir. Bu, sasirtici birsey degildir, çünkü eger öyle olmasalardi, taninmis olmazlardi. Insanlar aptallarin basarisiz olmalarini saglamaya çalisirlar ve aptal ya da tembel insanlar çok nadir olarak zamanin sinavindan geçebilecek düsünceler üretebilirler. Basarili ögrenciler, basarili insanlar tanimak isterler; onlarla konusmak, etkilesime girmek ve onlari dinlemek isterler. Bir düsünce diyaloguna girmek isterler. Basarisiz ögrencilerse çok korkarlar, ilgilenmezler ya da sadece gösteris yapmak isterler.

Alanin önde gelen isimlerini taniyin. Konusmalarini dinleyin. Kokteyl partilerinde onlarla konusun. Onlara yazin. Eger uygun olursa, kendi çalismalarinizi onlara yollayin. Hos, zeki ve çaliskan insanlar, kendilerinden birseyler ögrenmek için en iyi insanlardir.

Bu ag, düsünceleriniz için bir arena olusturmaniza yardim edecektir. Basarili ögrenciler, entellektüel baglantilarini oyun oynamak için bir firsat yaratma yönünde kullanma egilimindedirler. Mesela henüz egitimlerinin basinda olan ögrenciler bile bir sempozyum düzenleyip buna katilabilirler. Eger taninmis kisilerin sizin sahnenizde oynamalarini saglayabilirseniz bu, sizin konusmanizi daha iyi bir hale getirecektir. Sonuçta yapmaniz gereken tek sey iyi bir atis yaparak düsüncelerinizi baskalari ile paylasmak üzere bir ag kurmak.

Kural 10. Dogrularinizi Koruyun

Anonim söylemler bize, ögrencilerin okulda bir dönem kopya çektiklerini söylerler. Bu belki bir sinavdan geçebilmek içindi, belki de bir ödevden daha yüksek not alabilmek içindi. Su anda egitim gören ögrenciler, bilimin bu tür seylerin üstünde oldugunu biliyorlar ama biz, onlari kopya çekmeye yönelten, insanoglunun gerçekleri ile ilgili çok az kafa yoruyoruz; bunun yerine olanlari "ahlakli" kilmaya çabaliyoruz. Bilimde sahtekarlik çok nadir olarak konu edildigi için ögrenciler, arastirmada sahtekarlik yapmanin aslinda ne kadar sapkin bir egilim oldugunu fark etmezler.

Özellikle basarili olmak isteyen insanlar hatali veri olusturmak üzere degistirmeler yapmak ya da sahtekarliklar konusunda zan altindadirlar. O makaleyi yayinlatmak ya da su ödülü kazanmak için uçlardaki birkaç veriyi atmak ya da veriler toplandiktan sonra önemli bir kriteri iptal etmek cazip gelir. Genellikle bunu açiklayabilirsiniz ama gri ödünlerin gölgesi, siyah ve beyaz sahtekarliga yol açabilir. Bu sekillendirme islemi nedeniyle çok basarili kariyerlerin yok olduklarini gördüm.

Buna bir önlem olarak, sonuç yerine süreç üzerinde odaklanmak faydalidir (Kural 1). Köselerin törpülenmesine neden olabilecek içsel baskilara, özellikle sonuca odaklanmis olma durumuna dikkat edin. Mesela hiçbir zaman "x'i göstermek" için bir çalisma yapmayin. Eger böyle bir ifade kullandiginizi fark ederseniz, hemen kendi kendinizi düzeltin. O ifadeyi "x'in öyle olup almadigini görmek" olarak düzeltebilirsiniz. Belli bir sonuca ulasmak isteme ya da hakli çikma istegi, sizin düsmaninizdir. Bulma istegi, sizin dostunuzdur.

Bir an için isin diger bir önemli yani olan bilim tüketicileri yerine ögrenci bilim adamlarina odaklanacak olursak, bilimsel sahtekarligin en vahim sonucu aslinda yok olan kariyerler degildir-sonuçta sahtekarlarin çogu paçayi kurtaracaktir. Bunun bedeli sudur: Dogrularinizi azicik bile çignerseniz, yaptiginiz faaliyetin, sizin için daha zayif bir içsel pekistireç haline geldigini görürsünüz: Her zaman bu böyle olmustur. Is oyun olmaktan çikar, diger uçta birseyler ifade etmeye baslar. Bu durumda, bilim artik eglenceli degildir.

Kural 11. Mutlulugunuzu ve Huzurunuzu Koruyun ve Sürdürün

Basarili ögrenciler kendilerine güvenirler. Ille de güvenli hissederler demek istemiyorum. Mutluluklarini takip ederler demek istiyorum: Kendilerine karsi dürüsttürler. Bu, kendine güvendir. Eger tuhaf bir ilgiler karisimina sahipseniz, birisi ilginizi daha güvenli bir noktada odaklamaniz gerektigini söylese de vazgeçmeyin, bu sizi yeni ve heyecan verici birseye götürebilir. Riske girin. Eger bu durum sizi endiselendiriyorsa, kendinize küçük bir güvenlik agi olusturun; fakat, size önemli gelen seyi çigneyip geçmeyin. Bu çigneyisi çok agir ödersiniz çünkü bu, sizin bilimsel eglence pusulanizi kaybettirir. Bir pusulaniz olmadan kaybolabilirsiniz.

Kural 12. Kolayca Hayir Deyin ve Dediginizi Yapin

Kariyeriniz ilerledikçe, dogal olarak odaklanacaksiniz. Kaliteyi elde tutmanin tek yolu budur. Odaklandikça, hayir demeyi ögrenin. Öncelikler belirleyin. Onlara uyun. Ben hala bu kurali ögreniyorum (aslinda bunu ne kadar yaparsam, talepler ve dikkatte dagilmalar da artiyor, böylece Kural 5'in %100 olabilmesi için, Kural 12'ye asla yeteri kadar sahip olamiyorum).

Kural 13. Mektuplarinizi Açin, Telefonlara Cevap Verin, Masanizi Temiz Tutun

Tamam, tamam. Her kurala uyulamayabilir.

Kaynak: Hayes, S. C. (1998) Thirteen rules of success: A message for students. The Behavior Therapist, 3, 47-49.

NOT: Metin Türk Psikologlar Derneginin http://www.psikolog.org.tr/ internet sitesinden alinmistir.

Rehberlik Servisi

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 10.01.2014 - Güncelleme: 22.12.2023 09:46 - Görüntülenme: 1990
  Beğen | 1  kişi beğendi